28 Ekim 2011 Cuma

İşte Öyle Birşey!!!!!

Bu aralar nedendir bilinmez bir başka hissediyorum kendimi....Biraz yorgun,biraz kırgın,biraz üzgün….
İşte gene herzaman ki gibi bir gece....Ve ben kalabalığın içinde yalnızım...Etrafımda birçok insan var ama yok...nasıl oluyor bu demeyin oluyor işte..
Yalnızlık duygusu, insan duyguları içinde en komünist olanıdır.
İnsan ruhunun; gezindiği sonsuzluk labirentinin içinde dimdik durup, duvarda eğreti asılı bir aynaya bakarak ben gerçekten ruh muyum yoksa maddi bir beden miyim sorusuna cevap aradığında yaşadığı duygudur yalnızlık. Karmaşanın en yoğun olarak yaşandığı zaman dilimlerinde insanın kendi içine hapsettiği bu duygu, onu bir yandan mahpusluktan kurtarıp diğer yandan kendisine mahkum etmektir.
Yalnızlık, senin her şeyini kabullenmek ama bunu sana anlatma yeteneğinden yoksun olmaktır, anlatamamanın yanında durmadan konuşmak ve tüm susmaları sana kaptırmak, sonunda sessizliğe mahkûm olmaktır. Suskunluğunun her bir harfini yorumlamak ve haricinde duyduğum sesleri inkâr etmektir.
 Bazen insan kimsenin kendini anlamadığını düşünür...en yakınındakilerin bile...herkes kendi keyfindedir.sen hariç...çünkü senin sorumlulukların vardır.niyeyse sadece senin???? ya da sen üstüne gereksiz şeyleri alarak vazife ediniyorsundur..başka da kimsenin umurunda değildir zaten..umursamamak nasıl birşey acaba..benim hayatım boyunca beceremediğim bir şey..yapanlara da özenmiyor değilim hani...ama ben yapamıyorum işte...bu da bir alışkanlık olsa gerek..ya da senelerin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklar..ben de çok isterdim umarsızca sadece kendimi mutlu etmek için yaşamayı  ama olmuyor işte..yapamıyorum..Hepimizin hayatında çözülmemiş sorunlar vardır ve biz bunları hep erteleriz...yokmuş gibi davranırız….ertelediğimiz bu sorunlar birgün yığın olarak çıkar karşımıza işte o zaman yük fazla gelir..ve eziliriz altında..patlamaya hazır bir yanardağ misali...kızgın oluruz her şeye herkese...ve patlarız olmayacak şekillerde bir türkü eşliğinde iniverir göz yaşlarımız çaresizce...
Tablo resimlerine benzemez gecelerin rengi öyle karanlık,öyle pembe,öyle  durgun...içime sığmayan bir acı var bugün bende ,ya ben fazlayım bu şehire yada diğer yarım eksik...

 "Hayat ne tuhaf değil mi?" Kendi iç savaşında mağlubiyeti de yaşarsın zaferi de; ama bu zaferi tek başına kazanmamışsındır. Seni sevdiğine inandığın insanlar hep yanındadır ve yanında olacaktır. O insanları kaybetme. Onlara verebileceğin en değerli hediyeyi ver; sevgini….

19 Ekim 2011 Çarşamba

SÖZÜN BİTTİĞİ AN.....




Bu sabah Çukurca'dan gelen  acı haberle açtım gözümü...İçim yandı..çok ağladım.. bu yazıyı yazarkende ekranı görmekte güçlük çekiyorum zira halen gözlerimde yaş var...Bu kadar kolay olmamalıydı ölümleri...Bir evlat nelerle yetiştiriliyor...ne emekler veriliyor...ona zarar gelmemesi için ne çok fedakarlıklar yapıyor  analar babalar...Peki ne için ölüyor!!! bir hiç için..
Böyle bir günde sözlerin tesellisi bile incitir insanı...Yitirilen can olunca kelimeler kifayetsiz kalıyor...Bu acıyı tarif etmek mümkün değil çünkü...çünkü evlat yitirmek en çaresiz acıdır....hele ki böyle şerefsizler tarafından canlarına kıyılınca..26 vatan evladı,ana kuzusu ..
Ateş düştüğü yeri yakar..ama bu acı hepimizi yaktı hemde çok..Biliyorum ki en çok ailesinin yüreği yandı.ana,baba,eş ve kardeşlerine,evlatlarına,tüm sevenlerine ülkemin her köşesindeki insanlarına sabır diliyorum... yavrusunun canını alarak bir anneyi ağlatanlar asla ve asla amaçlarında muvaffak olamazlar... yüzleri gülmez, gülemez ...ne zaman bitecek bu katliamlar.. hayatının baharında soldurulmuş, cennet bekçileri, uğurlanıyor analarının feryatlarıyla mekanların en yücesine.....
Hain pusularla söndürülen yaşamlara her geçen gün yenileri ekleniyorAcımadan namertçe arkadan uzanıyor katillerin eli gencecik bedenlere kıydıkları canların hesabı mutlaka sorulacak zira koskoca bir millet var bu topraklar üzerinde...

Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet,ailesine ve tüm milletimize sabır diliyorum...Keşke daha fazlasını yapabilsem bundan dolayıda çok üzülüyorum ve çok utanıyorumm...:(((((
Ve Aziz Nesin'in hislerimize tercuman olan şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum!!!!!
Utanıyorum Şehidim,
Utanıyorum,
Yemekten,
İçmekten,
Senin annen ağlarken
Gülmekten Utanıyorum!
Sanma ki;
Unutuyor,
Unutturuyoruz.
Unutanları barındırmaktan utanıyorum.
SEN; vatan için bizim için şehit olurken,
Seni Görmezden Gelenlerden Utanıyorum.

18 Ekim 2011 Salı

HERŞEYE BOŞVER.....

Herşeye boşver demek,aldırmamak mümkün mü acaba?????Umursamaz olmak,her şekilde rahat olmak...Bana hiç olası birşey gibi gelmiyor ama...
Neyseee!!!!!!
Büyük Hintli düşünür ve ruhsal öğretmen J. Krishnamurti, elli yıldan uzun bir süre boyunca bütün dünyayı dolaşarak, kelimelerle ifade edilemeyecek olan mesajını kelimelerle vermeye çabaladı. Hayatının sonlarına doğru yaptığı konuşmalarından birinde, seyircilerini bir soruyla şaşırttı: "Sırrımı bilmek ister misiniz?" Herkes dikkat kesilmişti. Kalabalığın içinde yirmi ila otuz yıldır onu dinledikleri halde öğretilerinin özünü yakalamayı başaramamış olan çok sayıda insan vardı. Sonunda, bütün bu yıllardan sonra, üstat onlara anlayışın anahtarını verecekti.
"İşte sırrım," dedi. "Ne olduğuna aldırmıyorum."
Daha fazla açıklama yapmadığı için  dinleyicileri öncekinden de daha çok şaşırmıştı. Ama bu basit ifadenin ilettiği mesaj aslında çok güçlüydü!!!!
Hiçbir şeyi zihinsel olarak iyi ya da kötü şeklinde tanımlamamak, sadece olduğu gibi bırakmaktır. Bu, hayatınızda bir değişim yaratmak için herhangi bir şey yapmayacağınız anlamına mı gelir? Hayır, tam aksine. Eylemlerinizin temeli şimdiki anla uyum içinde olduğunda, eylemleriniz Yaşam'ın kendi zekasıyla güçlenir.
Çok mu bunaldınız hayattan gelin hadi bugün kendimizi resetleyelim...!!!!!
Ama öncelikle şöyle güzelce bir ağlayalım..hani derler ya böğüre böğüre...Öfkemizi,egomuzu,kinimizi bir tarafa atıp affedelim bizi üzenleri ki üzerimizden bir yük kalksın...Takmayalım öyle herşeyi kafaya inanın hayatta herşey çok çabuk değişebiliyor...Şımartalım kendimizi...eee bu da bizim en doğal hakkımız illaki..gevşeyip şöyleeee kendimizle başbaşa kalalım...Beynimizi boşaltalımmm ve hiç birşey düşünmeden olumlamalar yapalım biraz...
'' Ben kendimi seviyorum,ben herkesi olduğu gibi seviyorum,herkes beni seviyor'' '' İstediğim sürece üstesinden gelemiyeceğim sorun yoktur,kendime güveniyorum''  vb....
Kısacası aldırmayalım hiçbir şeye hiç kimseye...kendimizi yaşayalım....
geçmişe bak...
bulunduğun yere sağlam bas..
başını geleceğe dön.. buda nasıl olacaksa işte..:)))) bir dene bakalım!!!!!!!

17 Ekim 2011 Pazartesi

NEDEN OLMUYOR......

Olmadı,olamadı olamayordu...:))))
Ters giden birşeyler var hayatımızda...Zira kimse mutlu değil...Kimi dinlesen dertli..kocasından,çocuğundan,karısında,arkadaşından,akrabasından,işinden falan falan......Eee çözüm ne pekii..insanlar nasıl mutlu olacak..nasıl zevk alacak yaşamaktan...
İşin garibi mutsuzlukta herşeyde olduğu gibi sınıf farkı da yok...herkes mutsuz olabiliyor..zenginide-fakiride,okumuşuda-cahilide,işi olanda-olmayanda...
Hayat işte!!!!! hepimizin birer piyon oldugu hayat adi verilen olguda yerimiz nedir, kimiz biz? sürekli kendi kendimize sorar dururuz.Evrende kendine bir yer bulup, kabullenmek zor bir süreçtir... bizim hayat dedigimiz, kendi yarattigimiz uğraşılarımızdır, işlerimiz, ailemiz, önem verip, yücelttiklerimiz; tanrıdan korkmak, para kazanıp, harcamak, aile kurmak, giyinmek, yemek yemek, spor yapmak, misafirlige gitmek, insanlarla iletisim kurmaya çalışmak vs. vs. korkularımız, isteklerimiz, arzularımız, dileklerimiz. yarattıklarımızın kölesi olarak yaşamaktan baska hiçbirşey yapmıyoruz. hayvandan farkımız, bize ilkokulda öğretildiği gibi sadece düsünmek. bize verilmiş en büyük ceza düsünmek. başımıza ne geldiyse düşünmek yüzünden geliyor...Bir çoğumuzun düşüncesi bu!!!
Ama gerçekte hayat bu değildir... 
Hayat kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk ve şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir. Neler söylediğin ve ne demek istediğindir, söylediklerinin arkasında durmandır. İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi, hayatını başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat, bu seçimlerden ibarettir.Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir..Yukarıya çekersen ayak parmakların isyan eder,Aşağı çekersen omuzların titrer...Ama niye de..Neşeli insanlar dizlerini karnına çekerek ,rahat bir uyku uyumayı başarır..
Unuttugumuz tek sey bu
hayat bir oyundur tıpkı bir çocuğun oynadığı oyuncak gibi.
hayat bir tiyatrodur tıpkı sana önce sev, sonra unut dedikleri gibi
hayat bir umuttur tıpkı sevdiğini beklediğin gibi
hayat bir yalandır tıpkı seni aldatan gibi
hayat bir damladır tıpkı akıp giden su gibi.

Gerisi de sana kalmış...HAYAT İŞTE !!!!!

16 Ekim 2011 Pazar

Hayat işte bu....

NEDEN BENNNN!!!!!!!!!

Neden bennnn!!!!!!.Hepimiz yaşantımız boyunca bu cümleyi milyonlarca kere tekrarlamışızdır....Başımıza gelen her olumsuzlukta bunu düşünürüz...ve kendimize sorarız...Ama hiç kimse buna net bir cevap verememiştir..O an her türlü olumsuzluğun ya da yanlışlığın sadece kendi hayatımızda olduğunu düşünürüz.Kendimizce hayatımızda birçok fedakarlık yapmışızdır,zorluklar yaşamışızdır o yüzden herşeyin iyisini haketmişizdir..Ama öyle olmaz..sonuç hayal kırıklıkları...Çünkü hep mükemmel olmayı isteriz..hep doğru şeyler yapmayı,iyi ve rahat yaşamyı,başarılı olmayı,çocuklarımızı çok iyi yetiştirmeyi vs..vs...
Sonuç ???
Kimileri bunların bir kısmını ya da tamamını başarır yada başardığını sanır..yada başarmış taklidi yapar...Aslında hepimizin eksiklikleri vardır..ve yanlış yaptığı birşeyler..ama onların yanlış olduğunu bilerek yapmayız çünkü o bizim için doğru olandır..
Çevremizdekileride kendimize göre düzenlemeye çalışırız..İşte orada büyük yanlış başlar....Sonucunda da üzülürüz..hemde çok..İstediğimiz hiç bir şey olmaz.Hiç kimse bizim için birşeyler yapmaz yada öyle düşünürüz..İşte o zaman bu soru aklımıza gelir...
Halbukii onca fedakarlık yapmışızdır,ama karşılığını hiç alamamışızdır,biz onları hep düşünmüşüzdür ve mutlu etmek için uğraş vermişizdir...Bu kocamız olur..çocuğumuz olur..akrabamız olur..dostumuz olur..olur da olurrr..Bir kısır döngünün içine gireriz...Mutsuz, umutsuz ve melankolik...
Aslında hepimiz birer kocaman çocuğuz...Çocuklar gibi ilgi bekleriz,şımarırız,küseriz....En önemlisi sevilmek isteriz...bizim için birşeyler yapılsın isteriz..isterizde isteriz.....sonu yok bununn...
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
Gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı ,,,(Murathan Mungan)

Çok seviyorum bu şiiri...Beni anlatıyor sanki........

7 Ekim 2011 Cuma

ilk yazımmm....

evetttttttt...işte başlıyor....
artık benimde herşeyi yazabileceğim bir sayfam oldu...mutlu oldum...
gerçi konuşmayı yazmaktan daha çok seviyorum lakin hayat şartları artık teknoloji konuşmaktan çok yazmayı gerektiriyor...bende modaya uydum..her zamanki gibi..:))))
Bugün ilk gün ve öylesine boş şeyler yazmak istedim..daha doğrusu konusuz konuşmak pardon yazmak istedim...Gerçi sabahım pek hoş başlamadı ama umarım günüm güzel geçer..Zira sabahleyin yıllardır bitmeyen üst komşu kavgasıyla uyandım...neyi paylaşamamaktalar halen anlamış değilim..İnsan çevresine karşı bu kadar mı saygısız olur..bu kadar mı düşüncesiz olur...Olabiliyor demek ki...Sabah sabah Allah onlara nasıl bir enerji bahşettiyse anlamadım İnsan kavga etmekten sıkılır yahuuu sürekli bir insan kavga edebilirmi???Nasıl bir hayat bu ama tercih meselesi tabiki...mutluluk herkese göre değişik.kimileride böyle kavga ederek mutlu oluyor demekki....anlamadım..anlayamadım..anlayamıyacağım...şu an kavga halen devam etmekte umarım sonu hüsran olmaz..kocaman insanlar neyi paylaşamıyor acaba..şöyle yukarıya çıkıp kapıyı çalıp ikisininde suratının ortasına yumruk atasım var..ama nafile yapamıyacağım birşey...ama istiyorum işte..
üç günlük dünya niye dar gelir insanlara halbuki yaşamak o kadar güzel ki anlayana..şimdi kendimi acilen evden dışarıya atasım var...zira kafam şişti ve yazamıyorum..biraz kafamı dağıtayım..en güzel günler kavgasız sizlerin ,bizlerin, hepimizin olsun....