22 Ekim 2012 Pazartesi

HAYAL KIRIKLIĞI......

Sizlerde de oluyormu hiç??? Sabahları kalkarken dilinizde bir melodi ile uyanmak....sizleri bilmem ama  benim olur bu sabah ki gibi....Uyandığımda dilim de bu şarkı vardı...


''Elimizden ipler nasıl kayıyorbazen....Zamandan başka çare nası kalmıyor bazen...Hepimizin hayatı nasıl duruyor bazen....Tecrübenin kati şartı bu muymuş zaten....''


Sahte dostluklar , sahte sevgiler , sahte insanlarla tüketilmiş zamanlar..Hayatın ve insanların tüm ikiyüzlülüğüne rağmen yine de gerçek kalmak...Neden benim ikinci yüzüm yokkk...Neden ben yanlış zamanlarda , yanlış mekanlarda , yanlış insanlarla , değmeyecek dostlara , beş para etmez insanlara hak etmedikleri değerleri ve anlamları yüklüyorum.Ben mi çok safımmm...yoksa insanlar mı çok uyanıkkk..tabi bu uyanıklıksa...peki ben ne zaman öğreneceğim...dost değilken dost olmayı,yüzüne gülüp arkasında konuşmayı,sevmezken sever gibi davranmayı,karşımdaki insanı enayi yerine koyarak yalan söylemeyi....Derseniz ki sen çok mu doğrusunn..tabi kii hayır benimde insan olmamdan kaynaklı hatalarım var tabikiii....ama en azından ben rol yapmıyorum....bir şekilde karşımdaki insana olumlu ya da olumsuz   iletirim duygularımı ...Bir çok insan gibi yalandan istemiyorum ama sağ cebe demem yani....Gerçi böyle olmamın ne avantajı var..koca bir hiçççççç...ve hayal kırıklıkları......Ne kadar çok   anlam yüklersen insanlara  hayal kırıklığın o kadar fazla oluyor...Çok güveniyorsun,kalbini açıyorsun ve herşeyini paylaşıyorsun....Sonuç?? hüsran.Sevgi dolu bir yürek insanı aptal ve aciz yapıyor… Bilin ki aslında her şeyin farkındayım…. Ve işin acı yanı da şu ki zaten her zaman da farkındaydım!Dik durmak , sağlam kalmak , inatla yaşamaya ve varlığını sürdürmeye çalışmak, temiz kalabilmek , özünden ayrılmamak ne kadar zor… Daha ne kadar bu şekilde dayanırım bilmiyorum. Kimseyi kırmamak , incitmemek , yaralamamak , üzmemek adınahep kendimden feda ederek bir şeyleri , daha ne kadar gidebilirim bilmiyorum. Hayatınbaşında son hızla giderken , bir duvara çarpmak kader olsa gerek ….ya da kadersizlik.....Ne çok umut besleriz hayata dair. Umut etme halimizi aşan bir durumdur aslında beklenti. Olmasını şiddetle isteriz, bekleriz. Olmaması söz konusu gibi gelmez bize. Oldurmak için uğraşırız. Zihnimizin bin bir oyunu bize beklentimizin kuvvetli olması gerektiğini söyler. Beklentimiz sayıca çoktur. Bir tane olmaz beklenti dediğin. Sevilmeyi bekleriz, çiçek almasını bekleriz,ilgi bekleriz, anlaşılmayı bekleriz, evimizde her şeyi var etmeyi bekleriz .İncitilmeden ,değer görerek yaşamayı bekleriz...İnceten insanlar bunun farkında mı ki acaba ...hiç sanmıyorum...zira insanlar artık çok bencil ve ego tatmini peşinde...empati tarihe karışmış...


Ben sadece birazcık huzur istiyorum…. Bir parça huzur……İncitilmiş zamanlardan uzaklaşabilmek mümkün mü acaba...



8 Eylül 2012 Cumartesi

    HAYAT İŞTE !!!!!!


Hayat nedir sizce?? Nefes alıp vermek midir sadece,yoksa bu alışveriş sırasında yaşadığımız iniş çıkışlarmı?? Öyle anlık yaşıyoruz ki hayatı öyle kolay harcayabiliyoruz ki güzel anları ...olumsuzluk anında hatırladıklarımız  sadece kötü anılarımız oluyor... 

    Bazen kelimeler bile yetmez ya insanın yaşadıklarını anlatmaya,kendini ifade etmesine,şu an aynen öyle bir durumdayım..Yazmak istiyorum ama anlatamıyorum hislerimi...Nereden başlayayım bilemiyorum...Yaşadığım kırgınlıklaramı,hayalini kurup yaşayamadığım ve yapamadığım herşeyemi midir öfkem bilemiyorum...Halbu kii ne güzeldi 17 yaş hayallerim..Ama derler ya insana en büyük kötülüğü yapan kendiymiş işte!!!!.... Geçmişe ait olan ben değilim. Geçmiş bana ait maalesef......    Hayatta neleri yarım bıraktınız hiç düşündünüz mü??? Hayallerimiz,planlarımız,yaşamak istediklerimiz ve birçok şeyi...sonuç ?? Bir çoğu öylecene havada asılı kaldı yarım başına.....Ne çok an kaybettik kimbilir yaşanası...Belki tembellikten belki de saçma sapa bir gurur yüzünden ,belki de başaramama korkusundan kimbilir ??  Gecenin bu saati ve ben  şöyle kimsenin olmadığı ,beni kimsenin duymadığı bir yerde olmak istiyorum...Gerçi pek duyanda yok zaten !!!!Bazen içimde fırtınalar kopuyor da tek kelime söyleyemiyorum kimseye.Aklımdan binlerce kelime geçiyor, kimisi devrik onlarca cümle.İkincisine geçince bir öncekini unuttuğum, hafızamdan sildiğim onlarca gereksiz cümle....

    Bu benim kendimle olan kavgalarımın,çelişkilerimin fırtınası...İşin aslı yoruldum ben hemde çok..İnsanları anlamaya çalışmaktan empati yapmaktan yoruldum....Anlaşılamamaktan yoruldum...Söylediklerimin bir önemi olsun ben nasıl dikkat ediyorsam,insanlarda dikkat etsin istiyorum...Dinlenmek istiyorum,hatta daha da önemlisi ben söylemeden anlaşılmak istiyorum...Belki çok şey istiyorum belki saçmalıyorum ama istiyorum işte...Çünkü ben bunları yapıyorum....

    Ama yaşadıklarımdan öğrendiğim tek şey var o da  maalesef en yakınındakiler bile hep senden birşeyler bekliyor..Vermeden almak istiyor...Hep kendi istekleri ön planda oluyor..senin ne hissediğinin pekte bir önemi olmuyor...Kısacası herkes kendine yontuyor !!!!Öyle dik başlı ki kendimi dinlediğimde içimde ki sesler...Hangisini dinleyeyim,hangisine hak vereyim bilemiyorum bazen...Sussam içim ağlıyor,konuşunca gözlerim...Offffff be hayattttt..Bugün bana pek bulaşma olurmuu??? Anlatmak zordur acılarını ,saklamakta hiç kolay olmaz... Bugün kendimi çok yanlız ve kimsesiz hissediyorum.!!!!!Susuyorum ve gidiyorum......


Bakmayın, yüzümdeki, yalancı gülüşe 


Gerçekte içimde fırtınalar kopuyor 


Onlarca soru var, yanıtsız kalan 


Hepsi içimde, birer duvar örüyor. 


Bakmayın yalancı kahkahalarıma 


İçimde kol gezen bin bir acı var 


Dalarken gecenin sessizliğine 


İçimi acıtan onca, sancı var.

10 Ağustos 2012 Cuma



    NOSTALJİİİİİİİ........




    Eskidik mi ne, tamam çok da geç olmadı ama artık yaşımız kemale erdi fasıllarına ufak ufak yaklaşmaya  başladı. Onun içindir ki, nostaljik olan şeyi bunca sever bir hal aldık.Eski günleri,eski dostları daha bir anar ve özler olduk..
Hayatımızın bazı dönemlerinde bir şekilde bir yerde tanımışızdır bazı insanları ,iyi dost ve arkadaş olmuşuzdur.Sonra bir şekilde ayrılık girmiştir araya... zaman zaman aklımıza gelirler;acaba şimdi nerelerdedirler ve neler  yapıyorlardır diye.İnsan 40lı yaşlarda daha bir duygusal oluyor ,geçmişi daha bir özlüyor sanki.. .
Uzun zaman üniversitedeki arkadaşlarımı aradım ama aradan çok uzun zaman geçtiği için kimseye ulaşamadım..Zira o kadar apar topar bırakarak gelmiştim ki okulu kimseyle iletişim kurabilecek bilgi yoktu elimde....O zamanlar malum cep telefonlarıda yoktu...Ama hayat işte  25 yıl sonra yoğun çalışmalar sonucu ulaşabildim bazı dostlarıma..İçlerinde İran lı arkadaşlarım da vardı..O günkü sevincimi anlatamam...sanki hazine bulmuş kadar sevindim...o eski resimleri gördükçe içim cız etti..ne güzel günlerdi..Arkadaşlıklar bile farklıydı..menfaatsiz,temiz,içten...

    İşte bugünkü yazımı o güzel insan Mahin için 


yazıyorum...Kendisi benden onun için yazmamı 


istedi..Neden böyle bir yazı diye sormayın 


bende bilmiyorum onu düşününce bu yazıyı 


yazmak istedim..Öyle hissettim diyelim....


    İştee gene sıradan öylesine bir gün daha ....Umarsız,sevgisiz,ilgisiz,bencil ....Ama tabi ki bu sıradanlık değişiyor insanına göre...Kalıplar içine sokarak yaşadığımız daha da doğrusu yaşamaya çalıştığımız, hayat dediğimiz bu meşakkatli yolda....Çok şeyimizi feda ettiğimiz,kendimizden çok şeyler verdiğimiz sonucunda da pekte birşey alamadığımız hayatımız...Özgürlükten bahsettiğimiz... ancak bu özgürlüğü,amacından saptırıp yanlış bir olguymuş gibi gösterip sözde özgürce yaşadığımız  hayatımız....Sahip olduklarımız,  sahip olmayı hayal ettiklerimizdir belki de.  Sahip olmayı istediğimiz ne varsa onun için çabalarız hayatta. Doğarız, büyüyüp gelişiriz. Büyüdükçe isteklerimiz, sorumluluklarımız da artar. Apayrı bir çaba içerisine gireriz.Topluma kendimizi kabul ettirmek için uğraş verirken bir yandan da bireysel düşüncelerimizi harekete geçiririz. Hayal ettiklerimizin peşinden koşmaya başlarız. Kimi zaman hayallerimiz uğruna zifiri karanlıklara korkusuzca dalarız. O karanlıkta aradığımız tek şey aydınlıktır. Çünkü hayallerimizin başlangıcıdır aydınlık, güneşli günler,  masmavi gökyüzü…Ama her zaman herşey umduğumuz gibi gitmez...sonuç hüsran olur...Halbuki ne güzel şeyler hayal ederiz hayatımızla ilgili..Ya umduğumuzu bulamayız..ya da hiçbirşey umduğumuz gibi olmaz...

 Bu değişen dünyada aynı kalan tek şey ötekileştirme.. Bu kavramda değişense her seferinde sadece şahıslar… Zamanla, hükümetlerle, uluslar arası ilişkilerle her seferinde başka birilerini, bir kesimi öteki ilan ediyoruz.

Her şey değişiyor… Temiz, iyi, güzel ve etiketsiz kalamıyor insanoğlu. Bu değişim öyle hızlı oluyor ki… Zamanla biz bile ötekileşiyoruz...
Niçin yapıyoruz bunu? Niçin içimizden birilerini yabancı yapıyor, etiketliyor, insanları sınıflara ayırıyoruz? Peki ya bunu yapanın, yapanların ötekilerden ne farkı var?
Birçok soru var insanlığın önünde. Aşılması gereken setler var insanların arasında; sevgi, saygı, hoşgörünün yerine. Çıkarılması gereken etiketleri var insanların artık; sevgi dolu kalpler, iyilik dolu fikirler yerine. Bir kahramana ihtiyacı var dünyanın, ama savaşmak için değil barıştırmak, insanlığı içine düştüğü bu hırs dolu kör kuyudan çıkarmak için.

6 Ağustos 2012 Pazartesi



Söylemek istediğim çok şey var...!

Söylemek istediğim çok şey var ,,anlatsam olmaz ,
söylemeye kalksam, düğüm olur boğazımda, konuşamam..!
Bazen olmaz; hayat istediğini sunmaz, sunsa da uymaz. Ya zaman yanlıştır; ya mekan...Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz...Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı...
Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi...
Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda.....

Boğazımda düğümleniyor sözcükler, tam çıkacakken zor tuttuğum.Söylemek için ertelediğim. Erteledikçe bittiğim.Bir şeyler var içimde, hissediyorum, biliyorum...Üstüne gidildikçe hassaslaşan, dudaklarımdan bir türlü çıkamayan, yüreğimin tam ortasını mesken etmiş, kalmış, kalıplaşmış...
Sadece Susmak İstiyorum..! Yalan İnsanları Kâale Almadan... Sahte Yüzleri
Görmeden...Haklıyken Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan...HUZUR
Bulmak İstiyorum Gözlerimi Kapayıp, Kimseyi Anmadan Dinlemek
İstiyorum Kafamı... Kaybettiğimi de bulmak..... Sessizliği dinlemek istiyorum.
Bazen "Su" olmak lazım , Sessiz sakin.! Bazen "Sel" olmak lazım , öfkeli ve hırçIn.! Bazen "Mum" alevi olmak lazım , sabırla tükenmeyi bekleyen..!Bazense "volkan" olmak lazım , önüne gelen herşeyi hızla tüketen.!Kimine Su olacaksın kimine Sel! Kimine Mum olacaksın kimine Volkan.! Ama kimseye asla "Kul" olmayacaksın... 
İnsanlar... Şu insan adı ile sıfatlandırılanlar yok mu?Hani Kuran-ı Kerimde Eşrefi Mahlukat diye tabir edilen...Yaratılmışların en şereflisi görülen, yaratılış amaçlarının dışına çıkmakta onlardan ustası yoktur . Şimdilerde çoğunda ne şeref kalmış ne haysiyet...Düşünüyorum da darvin teorisini yanlış zamandamı yapmış ? Hani insan maymundan gelmiş diyor ya ; bence asıl şimdi insan maymuna dönüşüyor...,
Bazen zordur yaşamak... Nefes almak bile güç gelir insana. Bir kuşun kanadına takılıp gitmek istersin uzaklara... Bazen bir güzel söz tutar insanı ayakta.. Bir canın sıcak gülümsemesi bağlar insanı hayata... Bir de 3 kelime kalır yüreklerde . KENDiNE iYi BAK. Bu yalancı dünyada...,
Nokta. koymakmıydı zor olan yoksa koyduğun noktanın ağırlığını taşımakmıydı ? Yeniden büyük harflerle tertemiz bir hayat sayfasına başlamakmıydı ? mühim olan yoksa herşeye rağmen deyip , bir noktalı virgül kullanmakmıydı ? Belki de bütün ömrümüzü yitirdik bu Noktalama işaretleri arasında ama şimdilerde ben herşeye inatla üç nokta koyup devam ediyorum...Hayatıma...Sustum! Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime… Kimse duymuyor... Sustum! Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir, yaraları yalayan rüzgar akıp giden nehir… Gözlerim konuşuyor Yalnız… Umutlarımı sarıp rüzgârlara, uzaklara savuruyorum… her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor... Herkes mi kusursuz... Hiç kimsenin yarası yok mu sarıLacak... Herkes mi güçLü ; kimse ağLamaz mı düşünce, kendine uzanacak bir eL aramaz mı... Ben güçsüzüm düşerim-ağLarım-canım acır... YaraLarım ve kusurLarım var; sırf bu yüzden insanım..! SIRADANIM... ! ! !

22 Haziran 2012 Cuma

Anlaşılmak dileğiyle.......
Anlamıyorum işte bunu ben, anlamak işime gelmediği için değil haklı bir yönünü de bulamamamdan...
'insan sevdiğini incitirmiş...' çok kaçamak bir cümle, derinine inmeye, insan seviyorum dediği insanı neden incitir diye irdelemeye çalışıyorum ama ters düşüyor bana mantıklı olabilme ihtimali.
Bu dost acı söyler gibi birşey değilki, incitmek diyorsunuz yani sevdiğin bir insana doğru yolu bulsun diye ya da gözleri açılsın diye gerçekleri söylemek gibi birşey değil, incitmek; onu yaralamak, kalbini belki de tamir edilemeyecek biçimde kırmak, ya da geri dönüşü olmayacak şekilde acıtmak.....
Kimse dört dörtlük olmadığı için kalp kırıklıkları her zaman olacaktır sevdiğimiz insanlara karşı, ama 'insan sevdiğini incitirmiş'i ilişkinize dayanak olarak gösterdiğiniz bir felsefe olarak alırsanız bir bakmışsınız boyuna incitiveriyorsunuz karşınızdakini.
Asıl insan sevdiği insanlara özen göstermeli...İncitmemeli..canını acıtmaya çalışmamalı...zira en çok sevdiğin zarar görür bu işten...
İnsanız işte canımız yanınca gözümüz hiç birşey görmüyor ...Yakmak istiyoruz karşımızdakinin canını en derinden...O an karşımızdakinin kim olduğu önemli olmuyor...Kocan,çocuğun,annen,baban kısacası canın kanım kimse ....İşte öfke kör ediyor insanın gözlerini...ve hiç düşünmeden incitiveriyoruz karşımızdakini...Eeeee sonuçççç????? Aslında sonucu hoş olmayan bir durum iştee....iki tarafta üzgün,kırgın ve öfkeli....

Seviyorsan incitme kardeşim, kıymet bil, tadını çıkar sevmenin, melankolik cümlelerden felsefeler üretip kaybetme sevdiğini.. İncitiyorsan da gönlünü almasını bil, eline yüzüne bulaştırmadan çok batırmadan toparla.
sonuç itibariyle ardına sığınılmaması gereken bir söz öbeğidir benim için....Aynı zamanda mantıksız...Dilerim kimse sevdiklerini incitmez....Zira hayatta ölüm dışında herşeyin çaresi var...Önemli olan yapıcı olmak ...karşındakini  dinlemek daha doğrusu insanca konuşabilmek.....İnsan olduğumuzu unutmamak dileğiyle..Malumm insanlar konuşa konuşa anlaşırmış....diğer seçeneği tercih etmeyelim lütfen......

11 Mayıs 2012 Cuma

CANIM ANNEME........

İşte yine bir anneler günü daha geliyor.... Sensiz....Kocamannn 36 yıl... Sana sarılmayı, seni koklamayı, sana şımarmayı özledim anacığım.... Büyüdükçe daha çok arıyorum 

seni..daha çok özlüyorum .....Keşke diyorum şimdi yanımda 
olsa yatsam dizine ağlasam kucağında doya doya...Hiç 
olmadı unuttuğum sesini duysam... Yıllardır sensizim. Biliyorum ki; yüreğin daima benimle, eminim beni hâlâ çok seviyorsun.Seni kaybettikten sonra bir insanın yaşamdaki en büyük desteğinin anne olduğunu daha da iyi anladım.Ben anne şefkatini doya doya yaşayamamanın verdiği eksikliği çok iyi biliyorum.Keşke annem yanımda olsaydı dediğim çok anlar oldu.İnsanların en sıkıntılı anlarında etrafında kimseler bulunmadığı anda yanlarında mutlaka anneleri vardır.Biliyorum sen bunu okuyamayacaksın, bilemeyeceksin..olsunn ben genede seninle konuşmak istedim işte...Küçücük bir çocuk gibi ... Sana yazdım ya bu yazıyı, ellerim titreyerek, gözlerim dolarak ve ağlayarak. Hiçbir abartma yok sözlerimde, eğer duyuyor, işitiyorsan gittiğin yerlerde. Yalnızca, sevgimi değil, sensizliğe alışamadığımı da bilmeni isterim.Alışamadım ya, alışmak ta istemiyorum hani !.. Zor geliyor ölüm, zor geliyor sensizlik !.. Tüm dünya herkes annesinin “anneler gününü” kutlayacakken, senin gününü kutlayamamak, ellerini öpememek, hep birlikte gülüp eğlenememek zor geliyor... Anneler günü, herkes annesine koşup gidecek, hediyeler verecek, ellerini öpecek. Ben sana hediye alamadım annem, ama kabul edersen eğer, bir iki damla gözyaşı ve bir kuru dua okurum ardından....Çünkü elimden başka bir şey gelmiyor.... Kızgınım sana !.. Kızgınım erken gitmene !.. Kızgınım ya, elinden bir şey gelmediğinin de farkındayım. Elimden bir şey gelmediğinin de !.. Ama keşke biraz daha kalsaydın benimle be annem. Biraz daha kalıp, her sabah sesini duyup, hayır duanı alsaydım. Kalsaydın da, yarın elini öpmeye gelseydim. Ama olmazdı değil mi? Olmadı da ! Olamadı ! İnsan yaşamında, annenin yavrusuna duymuş olduğu sevgi ve şefkatın yerini alabilecek başka bir sevgiyi, yerküre üzerinde düşünebilmek ve tanımlamak mümkün değil..! Biliyorum çünkü bende anneyim anne….Ne kadar çok isterdim torunlarını görmeni..Onları sensiz eksik büyüttüm anne..Senin güzel yüzünü göremediler doya doya sarılamadılar sana ..gerçi hoş ben bile doyamadım ki sana..Kızgınım kendime aslında biliyor musun? Seni senle daha fazla yaşayamadığım için !.. Kızgınım çünkü, yokluğunda yaşadıklarıma ! Kızgınım çünkü, bayram bile bayram değil sen yokken !. Hele ki anneler günü hiç gelsin istemiyorum. Ama zamanı durdurmak mümkün olsaydı, seni göndermezdim zaten, öyle değil mi ?Sen yoksun ya artık ! Senin özlemin hiç bir şeye benzemiyormuş, bunu anladım. Evet, zamanı durduramıyoruz ve kayıplarımızı geri getiremiyoruz. Çocuk değilim artık !Kocaman kadın oldum. Yakıştıramıyorum ağlamayı kendime, her resmine baktığımda. Merak etme, şimdi geçer. Zaten büyüdükçe sulu gözlü biri oldum !.. Hani görürsen eğer oralardan üzülme. Geçer birazdan bu halim. Yalnızca, sıkılganım biraz. Hepsi bu !.Herkes beni güçlü sanıyor anne. Oysa ne kadar güçsüz olduğumu bir tek sen bilirsin. Senin gözünde halâ küçük bir kız çocuğuyum hiç büyümüyorum büyümek de istemiyorum dimi.. Sanki kırkaltı değil dokuz yaşındayım.Yani beni bıraktığın yaşta.. Sana o kadar ihtiyacım var ki anne . Ben senin sevgini ve nurunu her zaman hissediyoruz içimde, gözün arkada kalmasın. Ben çok iyiyim..senin gibi güçlü bir kadın oldum..anne.. her geçen gün biraz daha özlüyorum seni. Ve daha bir arar oldum.. Meğer seni ne kadar seviyormuşum.. Keşke zamanında bunları söyleyebilseydim. Ne bileyim, insanın annesi her zaman yanında olacakmış gibi gelmişti o zamanlar !: Yanılmışım.. Affet! seni üzdüysem ya da kırdıysam milyarlarca özür gönlümden. Sen yalnızca bir kere affet. !..Benim ellerim hiç ısınmadı sen gittikten sonra anne...Bulamadım sende ki sıcaklığı hiç birşeyde... Uzaktan bir işaret ver kalbime, bir gece ansızın gir rüyama ve bana kızım de, benim nazlı kızım de eskisi gibi. Ne olur... Anasızlık en büyük yoksullukmuş meğer. Seni özledim, hasretin ilk günkü gibi !. Seni bekliyorum halen bıraktığın yerde...belki gelirsin diye....Ama dönmezsin..dönemezsin annecim...benim ki umutsuz bir bekleyiş işte...İyi ki senin gibi bir annem olmuş. Ne mutlu bana !.Burada olmayacaksın ya ! Anneler günün kutlu olsun !.. 

6 Nisan 2012 Cuma



KUZUMA!!!!!!!!


Bugün kuzucuğum 22 yaşını dolduruyor...Gerçi o benim gözümde hep küçük ve hep öyle kalacak her annenin hissettiği gibi...İlk göz ağrım..Bana ilk güzellikleri yaşatan,anne olmayı öğreten, ben büyürken bana yol arkadaşlığı eden ve birlikte büyüdüğümüz boncuk gözlüm...
Birgün kendime neden yaşadığımı sordum; Bir anlamı olmalıydı başımdan geçen onca şeyin;Bir karşılığı olmalıydı hayatta. Meğer sanaymış yolculuğum.Meğer hayatta kalma nedenimmişsin sen benim...İyikide kalmışım hayatta...iyikide sana sahip olmuşum...
Canımmm… Hayat zor gibi görünsede kızım;
tatlı anları sindirdikçe yüreğine,yaşamda hediyeler sunacak sana. Yeni fırsatlar ve umutlarla dolu her günde sürprizler hazırlayacak. Ağladığın, isyan ettiğin günler olacak bazen anlayamayıp, kafan karıştığında. Bilmediğin için, iyi ve kötü yaşadığın her şeyin tecrübelerine katkısını ‘’bu da olur mu’’ diyeceğin zamanlar olacak. Kaçmak istediğin anlar olacak belki, aman kızım sakın yapma. Üstüne git her
zaman korkularının dimdik. Heyecanını, coşkunu gizleme olur mu bebeğim, her yaşta içindeki çocuğu üzme, saklama. Geri dönüp baktığında; kendine güldüğün, kendinle gururlandığın anıların olacak her yeni senede. Ne güzeldi geçen gün diyeceksin, bugününden ve yarınından gelen sürprizlere her zaman hazır ol.
Saatlerinin, saniyelerinin tadını çıkar ve sakla onları güzel kızım. Hayat çok çetin,karmakarışık sorunlar koyabiliyor karşımıza.Ama inandığım bir şey var ki, çok güzel bir yolun olacak senin ve sen çok özel bir yolcu olacaksın. Hayat iki seçenek sunuyor kuzucum,Ya payına düşen kederi parlatacaksın; Ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım... Bana öğretildiği gibi kızım;Kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi...Benim bildigim tek bir sey var belki yillar sonra etrafını çocukların saracak ama benim o kücücük kızım hep kalacak.seni yine seveceğim çıkarsız , beklentisiz her annenin çocuğunu sevdigi gibi,
üzüntülerini ben almak istiyeceğim düşünmeden kendimi,sevinçlerin sevincim olacak ilk günkü gibi.
gülüşlerin mutluluğum,gözlerindeki bir damla bende bir nehir sanki.Kısacası seni sevmeye devam edeceğim...Her koşulda...her zaman...İyi ki doğdun yavrum..iyi ki varsın..her yeni yaş sana kalbin ve senin gibi güzel şeyler yaşatsın...seni çok seviyorum kuzum...